14 Kasım 2012 Çarşamba

Kısırlık Çözümsüz Değildir...3 (Yazı Dizisi)


Yeni evlenen ve çocuk sahibi olmayı isteyen çiftlerin ortak yanılgısı istedikleri anda, hatta belki balayında gebe kalabileceklerini düşünmeleridir. Pek çok filmde ve romanda kahraman tek bir ilişki ile ya da bebek istediği anda gebe kalabilirken gerçek hayatta durum bu değildir.
Hiçbir sağlık problemi olmayan tamamen normal bir çifti ele aldığımızda, kadının tek bir adet döneminde, her gün ilişkide bulunsalar bile, gebe kalma olasılığı sadece %25'tir. Tek bir dönemde %25 olan gebelik elde etme şansı bir yılın sonunda %85'e çıkar. Yani bir yıl sonunda her 100 çiftten 85'inde gebelik elde edilecektir. Geri kalan 15 çift ise kısırlık ile karşı karşıya demektir.
Tanım olarak, en az 1 yıl herhangi bir korunma yöntemi uygulanmaksızın haftada 2-3 kere girilen cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilmemesi infertilite yani kısırlık olarak adlandırılmaktadır.
Bu asla normal yollardan gebe kalamazsınız demek değildir ancak istatistiksel anlamda bakıldığında şans azalmış olmaktadır. Artık tıbbi yardıma ihtiyacınız vardır.
Pek çok çift infertiliteyi çekinecek hatta utanacak bir durum olarak görür ve kendilerini yalnız hissederler. Oysa tüm dünyada pek çok çift aynı problemi yaşamaktadır ve bunların önemli bir kısmı çok basit tedavilerle gebe kalabilmektedir.
Burada çiftleri kısıtlayan kısırlığın her zaman önemli bir problem olmasına rağmen acil olarak görülmemesinde yatmaktadır. Genelde kişiler doktora gitmeyi herhangi bir bahanenin arkasına saklayarak ertelemekte ve sürekli gelecek ay demektedirler. Oysa hayatta zaman dışında her şeyin telafisi mümkündür.
Kısırlık tanı ve tedavisi için geldiğinizde sizi nelerin beklediğini bilmek, yaşadığınız stresi azaltmaya yardımcı olacaktır.
'Kısırlık Çözümsüz Değildir' yazı dizimizin bu bölümünde erkek için uygulanacak tanı aşamalarından bahsedeceğim:
Erkekte Kısırlık Nasıl değerlendirilir?
Erkek kısırlığı dört aşamada değerlendirilir:
1. Erkeğin Öyküsü:
Öykü, erkek kısırlığının tanımlanmasında ve sebebin belirlenmesinde çok önemli bilgi ve ipuçları verebilir. Örneğin çocukluk çağı hastalıklarından inmemiş testis, ileride sperm yapımını olumsuz yönde etkileyebilecek bir problemdir.
Öykünün alınması sırasında sorulacak sorular nelerdir?
-Kısırlık Öyküsü (Kısırlık süresi, önceki gebelikler, daha önce yapılan tedaviler, eşin tetkik ve tedavisi )
-Cerrahi Öykü (Travma, kaza, yaralanma, fıtık onarımı, inmemiş testislerin skrotuma indirilmesi operasyonu, kanser veya torsiyon sebebiyle testisin alınması, prostat rahatsızlığı veya darlık nedeniyle transüretral cerrahi)
-Cinsel Öykü (Gecikmiş ergenlik nedeniyle araştırma, iktidarsızlık, kayganlaştırıcı kullanımı, cinsel ilişki zamanlaması veya sıklığı)
-Enfeksiyon Öyküsü (Son 3 ay içerisinde geçirilmiş ateşli hastalık, cinsel yolla bulaşan hastalık: bel soğukluğu, frengi, HPV gibi, kabakulak orşiti, verem)
-Kimyasal Madde veya Radyasyon Öyküsü ( Kemoterapi, radyoterapi, mesleki nedenlerle maruz kalma: zirai ilaçlama, kimyasal madde üretimi, radyoaktif madde üretimi, depolaması veya sevki gibi)
-Sistemik Hastalık Öyküsü (Diabet, kan dolaşım bozukluğu, sık solunum yolu enfeksiyonları, bronşit, koku alamama, kronik baş ağrısı, görme bozuklukları gibi şikayetler, göğüslerde anormal büyüme (jinekomasti))
-İlaç Kullanımı (Steroidler, anabolizan ilaçlar (vücut geliştirici), tıbbi ilaçlar)
-Alışkanlıklar (Sigara, alkol)
-Aile Öyküsü (Kısır erkek veya kız kardeş, baba tarafında kısır bireyler, yardımcı üreme teknikleri tedavisi görmüş yakın akraba)
Erkeğin Öyküsü Doğurganlığını Nasıl Etkiler?
Sorgulanan bu faktörlerden bir veya birden fazlasının varlığının saptanması, erkeğin tedavisi için bir umut ışığı doğuracaktır.
Daha önce belirttiğim gibi, sperm yapımındaki problemlerin sebebi çoğu zaman tanımlanamamakta, bu nedenle de sperm yapımını düzeltecek tedaviler yapılamadığından, eldeki spermleri en iyi şekilde nasıl değerlendirileceği düşünülmektedir. Bu da çoğu zaman mikroenjeksiyon gibi yardımcı üreme teknikleri ile olmaktadır.
Yardımcı üreme teknikleri aşamasına gelmeden daha önce bir sebebin belirlenebilmesi ve bu sebebin düzeltilerek sperm yapımının normal seviyeye çıkartılabilmesi daha büyük bir başarı olacaktır. Dolayısıyla, sperm yapımını olumsuz yönde etkileyen sebebin araştırılması büyük önem taşımaktadır.
Eğer düzeltilebilir bir sebep bulunabilirse ilk önce bu problemin düzeltilmesi yoluna gidilerek çift yardımcı üreme teknikleri gibi pahalı ve zahmetli yöntemlerden korunmalıdır.
Örneğin geçirilmiş cerrahi girişimler veya enfeksiyon hastalıkları, kanallarda tıkanıklığa dolayısıyla da sperm üretimi ve üretilen spermin dışarıya naklinde problemlere yol açabilir. Aynı şekilde mesane boynuna yapılan girişimler meninin dışarıya değil mesane içerisine boşalmasına neden olabilir. Tıkanıklık saptanan hastalarda cerrahi, bir alternatif olarak düşünülebilir. 

Erişkin yaşta geçirilen bir kabakulak enfeksiyonu eğer testisleri de etkilerse, şiddetli testis doku hasarına yol açabilir. 39 - 40°C ye kadar yükselmiş bir ateşli hastalık ya da viremi testiküler fonksiyonu bozduğu için sperm üretimi geçici olarak duraksayabilir. Yeni bir semen analizi ve doğru sonuç alınabilmesi için bu durumda yaklaşık 3-6 aylık bir sürenin geçmesi gerekecektir. 
 Kemoterapi veya radyoterapi uygulamaları da spermatogenezi ancak 4-5 yılda normale dönmekte veya kalıcı olacak şekilde bozulabilmektedir. Böyle bir durumun bilinmesi hastanın bilgilendirilmesi ve tedavi şeklinin belirlenmesi açısından önem taşır, ayrıca böyle bir hasta da tedaviden önce meni örneği alınarak spermlerin dondurulması gelecekte fertilitenin devamı açısından çok önemlidir. Bir çok ilacın (örneğin nitrofurantoin, simetidin, sulfasalazin, alkol, kokain, nikotin, marihuana ve kafein gibi) sperm yapımını olumsuz yönde etkiledikleri bilinmektedir. Yine sporcuların sık kullandıkları anabolizan ilaçlar, hormonal mekanizmayı etkileyerek sperm yapımını bozabilirler.
2. Erkeğin Fizik Muayenesi:
Fizik muayene, sperm yapımındaki problemin sebebini belirlemek için gerçekleştirilir. Penis, skrotum, testisler, epididim ve vaz deferens değerlendirilerek şu konular incelenir:
-Peniste doğuştan veya sonradan geçirilen bir cerrahi operasyona bağlı, fonksiyon kaybı oluşturabilecek şekilsel rahatsızlıklar
-Skrotumda testislerin varlığı veya inmemiş testis
-Testislerin boyutları ve kıvamı
-Vaz deferensin varlığı veya yokluğu
-Epididimlerde şişlik ve hassasiyet
-Varikosel varlığı ve derecesi değerlendirilir.
Testislerin skrotumda olmadığı durumda (cerrahi ile çıkartılmadı ise) inmemiş testis durumu söz konusudur. Testisin anne karnında gelişim sürecinde, karın içerisinden skrotum içerisine inmesi beklenir. Bazı erkek çocuklarında bu olay anne karnında değil çocukluğun erken yaşlarında gerçekleşmektedir. Testisler vücut dışında, skrotum içerisinde yer aldıklarından daha soğuk bir ortamda bulunmaktadır. Karın içerisinde uzun süre kaldıları takdirde, erişkin yaştan sonra skrotum içerisine indirilseler dahi sperm üretimi gerçekleştirmemektedirler. Ayrıca karın içerisinde kalan testislerde uzun dönemde kanser gelişimine yatkınlık olduğu bilinmektedir. Bu nedenle inmemiş testislerin varlığının saptanması erkek için hem infertlite hem de genel sağlığı için oldukça önemlidir.
Testislerin hacminin değerlendirilmesi önemlidir. Testis hacminin azalmış olması, çoğunluğu seminifer tübüllerin oluşturduğu bu alanlarda büyük oranda sperm üretiminde azalma olduğunu düşündürür. Azospermik (menide sperm gözlenmeyen) erkeklerde testisten sperm bulunması şansı, testis hacmi ile orantılıdır. Bu nedenle muayenede testis boyutlarının bilinmesi oldukça önemlidir. Testisin uzun aksı 4 cm cıvarında olmalıdır. Testis normal hacmi ortalama 20 ml cıvarında olmalıdır.
Varikosel mutlak incelenmesi gereken bir diğer önemli patolojidir. Varikosel muayenesi sırasında ayağa kalkarak karın içi basıncını arttıracak şekilde öksürmek veya ıkınmak gerekebilir. Varikosel tanısı için renkli doppler ultrasonografiden de yararlanılabilir. Ultrasonografi ile damar çapının 3 mm'den fazla olması ve damardan reflünün yani geri akımın gösterilmesi ile tanı pekiştirilebilir.
Semen analizi, erkeğin aktif sperm üretimi ile ilgili en faydalı bilgiyi verecek olan testtir.
Semen analizinin doğru bir şekilde yapılması için en önemli şart, cinsel perhiz süresinin doğru bir şekilde ayarlanmasıdır. En ideal analiz, 3 veya 4 günlük bir cinsel perhizi takiben gerçekleştirilecektir. Perhiz süresinin uzaması sperm sayısının aldatıcı şekilde artması ve hareketliliğin azalmasına, çok kısa olması ise sayının azalması ve hareketliliğin artmasına yol açacak, her iki şekilde de yanıltıcı bilgilere sebep olacaktır.
Semen analizi için örnek verirken, yanlış sonuçlara yol açmamak için dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
-Cinsel perhiz süresini doğru olarak görevlilere bildirmek ilk esastır. Çeşitli sebeplerle ideal perhiz süresi dışında analiz yapılması gerekiyorsa, perhiz süresinin uzunluğu, analizi yorumlayan kişiye yol gösterecektir.
-Örnek vermeden önce eller ve penis sabunlu su ile yıkandıktan sonra bol su ile durulanmalı ve kağıt havlu ile tamamen kurulanmalıdır.
-Semen örneğini vermeden hemen önce mutlaka idrarın tamamı tuvalete yapılmalıdır. Bu işlem bakterilerin, verilecek semen örneğine bulaşmasına engel olacaktır.
-Kayganlaştırıcı herhangi bir madde (sabun, yağ, vazelin, tükrük vs) kullanılmamalıdır.
-Örneğin verileceği kaplar sterildir. Kabın veya kapağın iç kısmına dokunulmamalıdır.
-Gelen meni örneğinin tamamının kabın içerisine verilmesi önemlidir. Eğer yanlışlıkla bir kısmı dışarı kaçtı ise bu durum mutlaka görevlilere bildirilmelidir.
-Hastanede gösterilen odada örnek vermek mümkün olmuyor ise bu durum doktora veya görevlilere bildirilmelidir.
-Eğer eşin yardımı gerekiyorsa, hastanedeki odalardan biri tahsis edilebilir. Eşin yardımı ile cinsel ilişki sonrasında verilecek örnekler, içerisinde bazı mikroorganizmaların (bakteri, mikrop) bulunması ihtimali nedeni ile tercih edilmemektedir. Bunun için özel bazı prezervatifler kullanılmaktadır. İnsan derisinde, anüs, makat bölgesinde ve cinsel organları civarında bol miktarda mikroorganizma bulunmaktadır. Bu mikroorganizmaların özellikle tüpbebek veya mikroenjeksiyon yapılacağı gün verilen örneğe bulaşması, yapılacak işlemin başarısız olması ile sonuçlanabilir. Bu nedenle eşin yardımı ile örneği verirken beraberinde bu mikroorganizmaların bulaşmasına sebep olabilecek temaslardan kaçınılmalıdır.
-Eğer hastane dışında örnek verilmesi söz konu ise, şu şartlarda verilmesi ve taşınması uygundur: sperm verme sırasında örneğe mikrop bulaşması ihtimalini düşünerek yukarıda sözü edilen durumlara dikkat edilmelidir. Örnek en fazla 20 dakika içinde, vücut sıcaklığına yakın ısıda (kış aylarında koltuğunuzun altında) ve güneş ışığı görmeyecek şekilde laboratuara ulaştırılmalıdır.
Semen analizinde değerlendirilen spermlerin yapımı 2-2.5 ay öncesine dayanır. Bu dönem içerisinde yaşanacak ateşli bir hastalık, ağır stres veya yorgunluk sperm yapımını belirgin derecede etkileyebilir. Bu nedenle tek bir semen analizi ile bir erkek hakkında karar vermemek gerekir.
Sperm kriterlerinde farklı analizlerde çok belirgin dalgalanmalar görülebilmektedir. Önemli olan bir erkeğin genel ortalamasının ne olduğunun belirlenmesidir.
Semen analizinde değerlendirilen temel kriterler ve bu kriterler için kabul edilen normal değerler nedir?
Meni hacmi: 1.5-5.0 ml
Sperm sayısı: 20 milyon/ml'den fazla
Hareketlilik: %60'ın üzerinde
İleri hareketlilik: 2'den büyük (1-4)
Normal şekilsel yapı: 4'ten büyük veya %60'tan fazla
Semen analizi sonucunda saptanabilecek bulgular nelerdir?
Oligospermi: Sperm sayısının düşük olması
Astenospermi: Sperm hareketliliğinin düşük olması
Teratospermi: Sperm şekilsel yapısının yüksek derecede anormal olması
Oligo-astenospermi: Sperm sayı ve hareketliliğinde problem
Asteno-teratospermi: Sperm hareketliliği ve şeklinde problem
Oligo-asteno-teratospermi: Sperm sayı, hareketlilik ve şeklinde problem
Şiddetli oligo-asteno-teratospermi: Sperm sayısının 5 milyon/ml'den az olması (neredeyse her zaman hareket ve şekilsel problem eşlik eder)
Azospermi: Menide hiç sperm gözlenmemesi
Virtual azospermi: Kişiye ait bazı örneklerde çok az sayıda sperm saptanırken, bazı örneklerde ise hiç sperm görülmemesi
Total immotil sperm: Spermlerde hiç hareketlilik gözlenmemesi
Initially immotil sperm: İlk incelemede spermlerde hiç hareketlilik gözlenmezken, çeşitli işlemler sonrası hareket gözlenmesi
4. İleri Testler:
Sperm kriterlerinde problem saptandığında, sebebin belirlenmesine yönelik olarak bazı ileri testler gerçekleştirilebilir.
Hormonal testler, daha önce belirtmiş olduğumuz, hipotalamustan başlayıp testislerde sonlanan hormonal sistemin değerlendirilmesi amacını taşır. 

Bu testlerde şu hormonların seviyeleri belirlenir:
-FSH
-LH
-Total veya serbest testosteron
-Prolaktin
Bu dört hormona ait düzeyler bize hormonal sistemin nasıl çalıştığını göstermektedir. Hormonların normalden düşük veya yüksek olmaları bize hatanın nereden kaynaklandığını veya problemin ne seviyede olduğu konusunda bilgiler verebilmektedir.
Örneğin FSH ve LH hormonu çok düşük olan erkeklerde, hormonal uyarının eksikliğine bağlı olarak sperm yapımının olmadığı saptanabilir. Böyle bir durumda dışarıdan ilaçlar vasıtası ile hormonal takviye yapıldığında sperm yapımı yeniden başlatılabilir.
Bunun aksine menide sperm saptanmayan, FSH değeri çok yüksek, testosteron düzeyi ise düşük çıkan bir erkekte, bu kadar yüksek hormon uyarısına karşın sperm ve testosteron üretilmemiş olması, testislerde ciddi bir harabiyet olduğunu düşündürmektedir.
Renkli Doppler ultrasonografi, testiste ve çevresinde yer alan damarlardaki kan akımının değerlendirilmesini saplar. Özellikle varikosel varlığının ve derecesinin belirlenmesinde faydalı olmaktadır. Örneğin ultrasonografide varikosel damarlarına ait kistik genişlemeler, renkli ultrasonografi ile teyid edilmekte, kan akımı ölçülerek akımın belirli noktalarda yavaşladığı veya geri akımın başladığı tesbit edilmektedir.
Sperm fonksiyon testleri, semen analizi sonucunda eksik kalan bazı bilgileri tamamlayabilmektedir. Bu testler; sayı, hareket veya şekil açısından normal veya normale yakın değerlerde saptanan spermlerin DNA olgunluğu, yumurtaya bağlanma kapasitesi ve dölleme yeteneği açısından vs. değerlendirilmesini sağlar.
Genetik testler, sperm üretimindeki problemin altında yatan sebebin genetik kaynaklı olup olmadığını belirlemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

hurlist