tüp bebek aşamaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tüp bebek aşamaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2013 Pazar

Embriyoskop Nedir?


Hangi embriyonun gebelikle sonuçlanma şansı en yüksektir? Teknolojik gelişmeler bu soruya şaşırtıcı bir yanıt veriyor.
Tüp bebek tedavilerinde en büyük sorun hangi embriyodan hamilelik oluşacağını saptayabilmektedir. Günümüzde yumurtalar döllendikten sonra embriyolar inkübatör denilen küvözlerin (sıcaklığı, oksijen ve karbondioksit miktarı sabit) içinde gelişimlerini sürdürmektedirler.
Bu embriyolar transferin yapılacağı güne kadar 2-3 kez embriyologlar tarafından incelenmekte ve transfer günü en iyi olduğu düşünülen embriyolar transfer edilmekte.
Yeni kullanılmaya başlanan embriyoskopi sisteminde ise embriyolar inkübatörde kaldıkları tüm bu süre içinde izlenmekte. Yapılan çalışmalar embriyoların inkübasyon süresince daha önceden bilinmeyen bazı özelliklerinin hamilelik için belirleyici olabildiğini gösteriyor. Örnek verecek olursak düzensiz bölünen veya hızlı bölünen embriyoların tutunma şansının daha az olduğu, bu sistem sayesinde tespit edilebiliyor. Devamını Oku

25 Şubat 2013 Pazartesi

Embriyo Tutunması (İmplantasyon) 3: Tüp Bebek Aşamalarında Yapılabilecekler



Yazı dizimizin ilk 2 bölümünde tüp bebekte embriyonun yeterliliği, yani embriyonun tutunması (implantasyon) ve sağlıklı bir hamilelik elde edilerek sonuçta sağlıklı bir bebeğe kavuşulması konusunu tohum-toprak ilişkisine benzeterek açıklamıştık. Bir bitkinin gelişebilmesi için hem toprağın hem tohumun iyi olması gerektiğinden yola çıkarak, sağlıklı bir hamilelik elde etmek için hem anne rahminin hem embriyonun doğru şartlara sahip olması gerektiğini belirtmiştik. Birinci bölümde embriyonun tutunmasını etkileyen faktörlerden anne rahmi ile ilgili olanlarını, ikinci bölümde ise embriyonun kendisiyle ilgili olası problemleri inceledik.
Bu bölümde embriyonun tutunma olasılığını artırmak için, tüp bebek aşamalarında nelerin önemli olduğuna, bu konudaki yeni gelişmelere yani doktorun ve tüp bebek ekibinin oynadığı role bakacağız. Tohumun (embriyonun) toprağa (anne rahmine) ekilmeden önceki gelişimi için neler yapılabilir? Tohumun (embriyonun) iyi olup olmadığı nasıl test edilebilir? Tohumu ekerken (embriyo transferinde) bir sorun çıkabilir mi? Devamını Oku


17 Ocak 2013 Perşembe

Tüp Bebek Tedavim Başarısız mı Oldu? Embriyo Transferi Sonrası Kanama


Tüp Bebek Tedavim Başarısız mı Oldu?
Tüp bebek tedavisinde "luteal faz kanaması", embriyo transferinden sonra ve gebelik testinden önce görülen vajinal kanamalara verilen isimdir. Bu kanama, yumurta toplamadan hemen sonra çoğu hastada görülen ve birkaç gün süren hafif kanamadan farklıdır. Tüp bebek tedavilerinin % 7-42'sinde görülen luteal faz kanaması, yumurta toplamadan 7-8 gün sonra, hafif kanama şeklinde olur.
Embriyo transferi ile gebelik testi arasındaki dönemde görülen kanamalar hasta için çok endişe vericidir ve tedavinin başarısız olduğunu düşündürür. Bu dönemde kanama olması ile tedavinin başarısızlıkla sonuçlanması arasında bir ilişki olduğu saptanmış olmakla birlikte, hamilelik oluşma ihtimali hala vardır.
Kadının doğal döngüsünde luteal faz nedir?
Kadının doğal aylık döngüsünde yumurtlamadan sonra yumurtalıkta korpus luteum adı verilen bir yapı oluşur. Bu yapı, progesteron ve estradiol hormonları salgılayarak rahimi implantasyon (embriyonun tutunması) için hazırlar. Bu döneme 'luteal faz' adı verilir.
Korpus luteum tarafından salgılanan hormonlar, erken dönem hamilelikte plasentanın ürettiği hormonlar devreye girene kadar yani 7. haftaya kadar hamileliğin sürdürülebilmesini sağlar. Korpus luteum adı verilen bu yapı olmasaydı tüm hamilelikler düşükle sonuçlanırdı.
Tüp bebek tedavisinde luteal faz destek ilaçları neden kullanılır?
Tüp bebek tedavilerinde ilk aşama yumurtalıkların uyarılmasıdır. Yumurtalıkların ilaçlarla uyarılmasının korpus luteumun fonksiyonunu bozduğu bilinmektedir. Normalin üzerindeki hormon düzeyleri beyin üzerinde ters etki yaratarak yukarıda bahsettiğimiz luteal fazın kısalmasına neden olurken aynı zamanda özellikle progesteron hormonunun ani düşüşü nedeniyle luteal faz kanamasına yol açar. Devamı...

5 Ocak 2013 Cumartesi

Embriyo Transferi Sonrası Neler Yapmalıyım?


Tüp bebek tedavisinin son aşaması embriyoların kadının rahminin içine aktarılması yani embriyo transferi. hastaların en merak ettikleri konu, bu aşamadan sonra embriyonun tutunmasını kolaylaştırmal için ne yapmaları gerektiği. 
Hastalar sigara ve alkolden uzak durmaları ve tüp bebek ilaçlarına aksatmadan devam etmeleri gerektiğini zaten biliyorlar ama bunun yanısıra üç önemli konuda daha yönlendirilmeye ihtiyaç duyuyorlar. Birincisi kadın embriyonun tutunmasına yardımcı olmak için transferden sonra belli bir süre yatmali mi? İkincisi cinsel ilişki, egzersiz gibi fiziksel aktiviteler embriyonun tutunmasını olumsuz yönde etkiler mi? Son olarak işten izin almak hamilelik şansını artırır mı? 
Embriyo transferi sonrası belli bir süre yatmalı mıyım?

Daha Fazlası: http://www.tupbebek.com/tedavideki-hastalar/embriyo-transferi-sonrasi-neler-yapmaliyim#ixzz2H5GxzM4a

3 Ocak 2013 Perşembe

Tüp bebek tedavisi ve tüp bebek aşamaları

www.tupbebek.com ve İstanbul Amerikan Hastanesi Tüp Bebek Merkezi tarafından hazırlanan bu mini animasyonda, Dr. Senai Aksoy tüp bebek tedavisi ve aşamalarını anlatıyor.

18 Aralık 2012 Salı

Tüp Bebekte Kullanılan Kanıta Dayalı Olmayan Tedaviler


Tüp bebek tedavilerinde gerek tüp bebek aşamalarında gerek tüp bebek ilaç ve protokollerinde ve gerekse laboratuvar uygulamalarında son yıllarda elde edilen gelişmelerle başarı oranı artmaktadır. Ancak tüp bebek tedavisindeki bütün bu gelişmelere rağmen başarı oranı hala istenilen düzeyde değildir.
Bazı kısır çiftler tüp bebek yöntemleriyle hala çocuk sahibi olamamaktadır. Bu sebeple, tüp bebek tedavisinin başarı oranlarını artırmak için yardımcı bir çok ilaç ve tedavi yöntemi kullanılmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak bir çok çalışma yapılmasına rağmen bu yöntem ve ilaçların bir çoğunun faydası konusunda kesin veriler yoktur.
Ancak üreme sağlığı konusunda bilinenlerin bilinmeyenlerden çok daha az olması, bu deneysel olması gereken yöntemlerin tedavide gerekli verileri elde etmeden kullanılmasına yol açmaktadır. Bir çok tüp bebek merkezinde uygulanan bu kanıta dayalı olmayan tedavilerin bazıları şunlardır:
-Kan pıhtılaşmasını azaltan ilaçlar (heparin, Aspirin),
- Embryo Glue (embryo yapıştırıcısı),
-Antioksidan kullanımı
- Embryo transferi sonrasında destekleyici tedavi zamanlaması,
- Viagra,
- Magnetik sperm seçimi (sperm mıknatısı),
- Ko-Kültür (yapay rahim),
- Lenfosit aşısı,
- DHEA.
Aspirin ve Heparin Kullanımı
Tüp bebek tedavisi esnasında aspirin tüp bebek merkezleri tarafından yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır. Ancak etkinliği ve hangi durumlarda etkili olduğu bilinmemektedir.
Aspirin tıpta uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Aspirinin ağrı kesici ve ateş düşürücü etkisinin dışında başka faydalı etkilerinin de olduğu tespit edilmiştir. Kanın pıhtılaşmasını engelleyen bir ilaç olması nedeniyle son yıllarda bu alanda da özellikle kardiyolojide kullanılmaktadır.
Yapılan çalışmalar tekrarlayan gebelik kayıplarının en önemli nedenlerinden birisinin "anti fosfolipid sendrom" olduğunu göstermektedir. Bu sendromda, pıhtılaşma mekanizması bozularak kılcak damarlar içerisinde mikroskobik pıhtılar oluşmakta ve gelişmekte olan fetusa giden kan akımını azaltarak ölümüne sebep olmaktadır.
Anti fosfolipid sendromunda düşük doz aspirin veya heparin kullanımının olumlu sonuçlar verdiği ve canlı doğum oranını artırdığı tespit edilmiştir.
Diğer yandan tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında aspirin ve heparinin faydalı olduğunu gösteren çalışmalar olsa da bunun tersini gösteren çalışmalar da vardır. Şimdiye kadar bu konuda yapılan çalışmaların hepsine bakıldığı takdirde düşük doz aspirin kullanımının tüp bebek ve mikroenjeksiyon durumlarında klinik gebelik oranlarını artırmadığı gibi düşük ve dış gebelik oranlarını da değiştirmediği gözlenmektedir. Bu sebeple tüp bebek ve mikroenjeksiyon uygulamalarında düşük doz aspirin kullanımı canlı doğum için pozitif bir etkiye sahip değildir ve bu durumlarda rutin olarak kullanılmamalıdır. Bu bilimsel kanıtlar sonucunda başarısız tüp bebek tedavileri sonrasında pıhtılaşma faktörleri ile ilgili problem varsa, aspirin ve heparin tedavisinin faydalı olabileceği ve gebelik oranlarını artıracağını söyleyebiliriz.
Ancak günümüzde böyle bir problem olsun veya olmasın tüp bebek gebeliklerinde aspirin yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu konuda yapılan kapsamlı araştırmaların çoğunda, tüp bebek sonrası oluşan gebeliklerin seyrinde olumlu bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır. Bütün bu verilerin ışığında tüp bebek tedavisinde rutin aspirin veya heparin kullanımının hiç bir faydası olmadığını söyleyebiliriz.


Daha Fazlası: http://www.tupbebek.com/makaleler/tup-bebek/tup-bebekte-kullanilan-kanita-dayali-olmayan-tedaviler##ixzz2FLi9xD6g

17 Aralık 2012 Pazartesi

Tüp Bebek Tedavisinde Yumurta Toplanamaması



Tüp bebek tedavisi sırasında, yumurta toplama aşamasında karşılaşılabilecek sorunlardan biri Boş Folikül Sendromu'dur. Bu durumu açıklamak için 3 örnek vaka üzerinde duracağız:
Vaka 1
Polikistik over sendromuna bağlı 3 yıllık kısırlık geçmişi olan bir çift (kadın 28 yaşında). Diğer tedavilerle hamile kalamayınca çifte tüp bebek tedavisi önerildi. Önce uzun protokol ile baskılama uygulandı ve daha sonra 12 gün boyunca günde 150 ünite rekombinant gonadotropin kullanılarak yumurtalıklar uyarıldı. hCG enjeksiyonunun uygulanacağı gün çapları 16 mm'nin üzerinde 9 folikül vardı ve en büyüğü 20 mm'di. Hastaya 10.000 ünite kas içine hCG enjeksiyonu yapması söylendi ve 36 saat sonra vajinal ultrason ile yumurta toplama yapıldı. Defalarca yıkama yapılmasına rağmen hiç yumurta bulunamadı.
Vaka 2
Kadının tüplerinin tıkalı olmasına bağlı 5 yıllık kısırlık geçmişi olan bir çift (kadın 34 yaşında). Bu çifte daha önce farklı tüp bebek merkezlerinde 3 tüp bebek tedavisi yapılmıştı ancak foliküller gelişmesine rağmen hiç yumurta toplanamamıştı.
Vaka 3
Tubal hastalığa bağlı 4 yıllık kısırlık geçmişi olan bir çift (kadın 24 yaşında) Çifte tüp bebek tedavisi önerildi. Önce uzun protokol ile baskılama uygulandı ve daha sonra 11 gün boyunca günde 150 ünite rekombinant gonadotropin kullanılarak yumurtalıklar uyarıldı. hCG enjeksiyonunun uygulanacağı gün, çapları 16 mm olan 13 folikül vardı. (6'sı sağ yumurtalıkta 7'si sol yumurtalıkta) Hastaya kas içine 10.000 ünite hCG enjeksiyonu yapması söylendi ve 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapıldı. Sağ overdeki tüm foliküller aspire edildi ama defalarca yıkamaya rağmen hiç yumurta bulunamadı.
Boş folikül sendromu nedir ve neden olur?
Kontrollü over stimülasyonundan (tüp bebek aşamalarından yumurtalıkların uyarılması) sonra normal folikül gelişimi olmasına rağmen, defalarca yıkama yapıldığı halde foliküllerden yumurta elde edilememesi durumuna boş folikül sendromu (BFS) adı verilir.
Tüm tüp bebek tedavilerinin %0,5-2'sinde bu durum görülür. BFS genellikle bağımsız vakalar halinde olmakla birlikte, üstüste tekrar ettiği durumlar da bildirilmiştir.
Tüp bebekte LH salgısı yerine human chorionic gonadotropin (hCG) uygulanır. Bunun yumurtlama öncesi folikülün içinde gelişen süreç üzerinde iki önemli etkisi vardır. hCG, mayoz bölünmenin kaldığı yerden devam etmesini ve yumurtanın olgunlaşmasını tetikler. Aynı derecede önemli bir fonksiyonu da bağ dokusunun yumuşamasını sağlayarak, yumurta-kümülüs kompleksinin folikül duvarından ayrılmasını kolaylaştırmaktır. Yumurta-kümülüs kütlesi genellikle foliküler sıvının içine düşer ve yumurta toplama sırasında aspire edilir. Eğer herhangi bir nedenle hCG bu fonksiyonunu yerine getiremezse, yumurta-kümülüs kompleksi folikül duvarına sıkıca tutunmaya devam eder ve aspire edilen foliküler sıvının içinde bulunmaz. Genelde BFS'nun altında yatan mekanizma budur. Çoğu durumda bu, hCg'nin biyolojik yetersizliğinden veya mevcut hCG'nin yetersiz biyolojik aktivitesinden kaynaklanır.
hCG'nin yanlış zamanlaması veya verilen hCG'nin etkisini kaybetmiş olmasına bağlı olarak, karaciğerden çabuk atılması da bunun muhtemel sebeplerinden biri olarak gösterilmiştir. Özellikle ileri yumurtalık yaşlanması olan kadınlardaki sağlıksız yumurta gelişimi, yeterli düzeyde hCG'ye rağmen olgun yumurtalardaki biyolojik anomaliler ve genetik faktörler de muhtemel etyolojik sebepler olarak ortaya atılmıştır.
Boş folikül sendromu için ne gibi çözümler mevcuttur?


Daha Fazlası: http://www.tupbebek.com/tedavideki-hastalar/yumurta-toplanamamasi#ixzz2FLGubLTI

9 Aralık 2012 Pazar

Endoskopik Cerrahi: Histeroskopi Nedir?



Histeroskopi uterusun (rahimin) içindeki problemleri tanımak ve tedavi etmek için kullanılır. Histeroskop ince, ışıklı teleskop şeklinde bir alettir. Vaginal yoldan uterusun (rahimin ) içine yerleştirilir. Histeroskop, uterusun görüntüsünü ekrana yansıtır. Histeroskopun içinden geçen diğer bazı aletler tedavi amacıyla kullanılır.
Histeroskopi Niçin Yapılır?
Histeroskop en sık anormal uterin kanamaların nedenini bulmak için kullanılır. Anormal uterin kanama demek, bir kadının menstruasyon kanamalarının daha fazla miktarda olması veya normale göre daha uzun veya kısa sürmesidir. Adet dönemi dışında oluşan kanamalarda anormal uterin kanamalar içerisinde değerlendirilir.
Histeroskopi aşağıdaki durumlarda da kullanılabilir:
Önceden geçirilmiş enfeksiyon veya ameliyatlara bağlı oluşan rahim içi yapışıklıkların açılması için
Arka arkaya 2 veya daha fazla düşük yapan kadınlarda problemin tanısı için
Kaybolan rahim içi aracın (spiral) bulunması için
Doğum kontrolü amacıyla , her iki fallop tüpünün ağız kısmına kalıcı tıkaçlar yerleştirmek için
Geçirilmiş başarısız tüp bebek tedavisinden sonra sebebini araştırmak için
Histeroskopi Nasıl Yapılır?
Ameliyat öncesinde sizi rahatlatmak ve gevşemenizi sağlamak için bazı ilaçlar verilebilir; ağrıyı kontrol etmek için genel veya lokal anestezi alabilirsiniz. Genel anestezi alırsanız işlem sırasında uyuyor olacaksınız.
Histeroskopi doktorun ofisinde veya ameliyathanede yapılabilir. Kanamanızın olmadığı bir dönem içinde yapılaması gerekir. İşlemi kolaylaştırmak için doktorunuz serviksinizi genişletecek bazı ilaçları işlem öncesinde verebilir veya özel aletler ile bunu yapabilir.
Öncelikle vagina içine bir spekulum yerleştirilir. Daha sonra histeroskop nazikçe içeriye doğru itilerek , serviksten geçirilip uterusun içine yerleştirilir. Uterusun içini görebilmek için karbondioksit gazı veya sıvı medyalar kullanılarak ,uterus şişirilir. Bu genişleme doktorunuzun rahimin iç yüzeyini görmesini ve değerlendirmesini sağlar. İşlem sırasında kullanılan sıvı miktarı dikkatle takip edilir. Eğer biyopsi veya başka bir işlem yapılacaksa diğer aletler histeroskopun içinden yerleştirilerek kullanılır.
İyileşme Döneminde Sizi Neler Bekliyor?
İşlemden kısa bir süre sonra eve gideceksiniz. Eğer genel anestezi aldıysanız , etkisi geçene kadar birkaç saat izlenmeniz gerekir. İşlemden sonraki birkaç gün boyunca hafif kanamalı bir akıntı ve kramp şeklinde kasık ağrısı olması normaldir. Ağrınızı azaltmak için ağrı kesici ilaçları kullanabilirsiniz. Eğer yoğun bir kanama , yüksek ateş veya şiddetli ağrınız olursa derhal doktorunuzu arayarak bilgi veriniz.
Histeroskopinin Riskleri Nelerdir?
Histeroskopi genel olarak güvenli bir işlemdir. Fakat bazı küçük problemlere yol açabilir. En sık izlenen problem histeroskopun cerviks veya uterusu zedeleyerek kanama yapmasıdır, çok nadiren işlemde kullanılan fazla sıvının kan dolaşımına geçmesidir. Çok nadir olarak histeroskopi ciddi sorunlara yol açabilir.
Sözlük:
Adezyon-Yapışıklık: Rahimin ön ve arka yüzeyinde oluşan bağ dokusundan oluşan bandlar.
Biopsi: Dokudan çok küçük bir parça almak için yapılan cerrahi işlem
Cervix-Serviks: Rahimin vaginaya açılan bölümünün adı
Fallop Tüpleri: Yumartalık ile rahim arasındaki kanalın ismi, sağ ve sol olarak iki tanedir.
Genel Anestezi: Ağrınızı azaltmak için sizi tamamen uyutacak ilaçların kullanılması
Intrauterin Araç-Spiral : Doğum kontrolü için kullanılan rahim içine yerleştirilen T şeklinde plastik tıbbi bir alet
Lokal Anestezi: Ağrıyı azaltmak için ilaçların vücudun belli bir bölgesine yapılması .
Düşük-Abortus: Erken dönemde gebelik kaybı
Spekulum: Vagina içini görmek için kullanılan tıbbi alet.
Uterus-Rahim: İçinde bebeğin büyüyeceği kas dokusundan oluşan organ.
Prof.Dr. Bülent Urman


Daha Fazlası: http://www.tupbebek.com/makaleler/endoskopik-cerrahi/endoskopik-cerrahi-histeroskopi-nedir#ixzz2EajmvXyc

8 Aralık 2012 Cumartesi

Tüp Bebek Tedavisinde Çatlatma İğnesi



Tüp Bebek tedavisinde ilk aşama yumurtalıkların uyarılmasıdır. Bu aşamada kadına yüksek dozda FSH içeren bir ilaç enjekte edilerek, birden fazla yumurta üretmesi sağlanır. Yumurtalıkların uyarılmasına adetin ikinci günü başlanır ve enjeksiyonlar ortalama 11 gün sürer. Bu süre içinde 3-4 kez ultrason yapılarak yumurtaların gelişimi izlenir.
Yumurtalar 17-20 mm büyüklüğe ulaştığında, yumurta çatlatma iğnesi (Pregnyl veya Ovitral) yapılır. Bu işlemden 48 saat sonra yumurtlama gerçekleşir. Yumurtaların bu süre dolmadan önce (35-36ncı saatte) toplanması gerekir.
Tüp Bebek tedavisinin başarısı açısından hastanın çatlatma iğnesini tam olarak kendisine söylenen zamanda yapması ve yumurta toplamaya tam zamanında gelmesi çok önemlidir.
Yumurta Toplamanın Gecikmesi:
Örnek Bir Vaka:
Tüp bebek tedavisi görmekte olan 32 yaşında bir kadının yumurtalıkları uzun protokol ile baskılandıktan sonra HMG kullanılarak tedavi uygulandı. Yumurta uyarılması başladıktan 12 gün sonra, 16-18 mm arası çaplarda 7 folikül üredi. Hastaya ertesi gün sabah 9.00'da 5000 ünite hCG enjeksiyonu (çatlatma iğnesi) yapması ve 2 gün sonra sabah 9.00'da (yani çatlatma iğnesinden 36 saat sonra) yumurta toplama işlemi için merkeze gelmesi söylendi. Ancak hasta, yumurta toplama için merkeze geldiğinde, çatlatma iğnesini yapılması söylenen saatten 24 saat erken yaptığı anlaşıldı. (yani toplamanın olması gereken saatten 60 saat önce)
Çatlatma İğnesinin Zamanlaması Neden Çok Önemli?
Daha önceki yıllarda tüp bebek tedavisinde karşılaşılan en büyük problemlerden biri, beyin sapından salgılanan ve yumurtlamayı tetikleyen bir hormon olan LH'nın erken salgılanması sonucu yumurta toplama işleminden önce yumurtlamanın gerçekleşmesiydi. Yumurtlama gerçekleşmese bile, yumurtlama öncesi yüksek LH seviyesine maruz kalmak, gelişmekte olan yumurtaya zarar verebiliyordu. Yumurtalıkların uyarıldığı siklusların %20'sinde erken LH salgılanması yaşanmaktaydı.
Ayrıca yumurtalıkların uyarılması, beyin sapından salgılanan LH salgısının miktarını azalttığından ve değişime uğrattığından, erken LH salgılanmasının tesbit edilmesini de zorlaştırıyordu. Bu da hastanın tüp bebek merkezinde yatırılmasını ve LH salgılanmasını tespit etmek için 3 saatte bir idrar tahlili yapılarak hormonların dikkatle takip edilmesini gerektiriyordu. Salgılanmanın idrarda tespit edilmesinden 25-28 saat sonra veya kanda tespit edilmesinden 30-34 saat saat sonra yumurtaların toplanması gerektiğinden, yumurta toplama işleminin ne zaman olacağı belli değildi. Bu durum, tüp bebek merkezi için izlemede lojistik açıdan sorunlar yaratıyor ve yumurta toplama işlemi zamanının planlanmasını engelliyordu. Sonuçta tedavi sikluslarının %15-30'u yumurta toplama işlemine geçilemeden iptal ediliyordu.
Ancak GnRH (gonadotropin salgılayan hormon) agonistlerinin kullanılmasıyla birlikte, tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların uyarılması daha basit bir hale geldi. Bunların tüp bebekte kullanımı ilk olarak 1984'te tanımlandı
Üstüste uygulandığında GnRH agonistleri (Decapeptyl, Suprefact, Suprecur, Lucrin, Synarel, Zoladex) hipofiz üreme hormonları (yumurtalıkta yumurtanın büyümesini sağlayan hormon-FSH) üzerinde ilk 48 saat uyarılma etkisi (alevlenme etkisi) yaratır ve daha sonra bir baskılanma devresi olur. Baskılanma devresinde hipofiz GnRH salgılama faaliyetini tamamen durdurur.
Yumurtalıkların uyarılmasından önce GnRh agonistlerinin kullanılması ile endojen (iç kaynaklı) LH artışı ortadan kalkmış oldu ve dolayısıyla bu dönemde hastayı yoğun olarak izleme zorunluluğu da kalmadı. Ayrıca yumurta toplama zamanının önceden planlanması mümkün oldu. Bu bileşenler tüp bebek tedavisini sadece kolaylaştırmakla kalmadı, aynı zamanda başarı oranlarını da artırdı. GnRh agonistlerinin rutin olarak kullanılması ile ilgili yapılan çalışmalar, iptal edilen siklus sayısının önemli ölçüde azaldığını ve yumurta sayısında ve hamilelik oranlarında olumlu gelişmeler olduğunu gösteriyor.
Ancak öte yandan LH artışı, yumurtanın olgunlaşması için gereklidir. LH yükselmesinden yaklaşık 36 saat sonra, döllenmeye hazır, olgunlaşmış yumurtanın serbest kalması ile yumurtlama gerçekleşir. Bu süre içinde çift kromozom sarmalına sahip yumurta hücresi çekirdeği tek kromozom sarmalı kalacak şekilde bölünür. Kromozom sarmalının diğer yarısı döllenme sonucu sperm hücresinden gelecektir. GnRH agonistlerinin kullanıldığı uyarılmış tüp bebek tedavilerinde LH artışı olmaması nedeniyle, yumurtadaki bu son yumurtlama öncesi aşamanın tamamlanması için hCG(human chorionic gonadotropin) yani çatlatma iğnesi kullanılır.
hCG ya da çatlatma iğnesi uygulandıktan sonra çok uzun süre beklenirse, folikül çatlar ve eşzamanlı olarak yumurta karın boşluğuna dökülür. Bu nedenle çatlatma iğnesinden sonra yumurta toplamanın doğru zamanda yapılması çok önemlidir. Araştırmalar folikül yırtılmasının çatlatma iğnesinden sonra en erken 39 saat ve en geç 41 saat içinde olduğunu göstermektedir. Ayrıca tüm foliküller aynı anda çatlamaz ve ilk çatlayan folikül her zaman en büyük olanı değildir. Bu nedenle genellikle yumurta toplamanın hCG enjeksiyonundan 36 saat sonra yapılması planlanır.
Yumurta Toplamaya Geç Gelinirse Ne Olur?
Bu vakada hasta yumurta toplamaya çatlatma iğnesinden 36 saat sonra değil 60 saat sonra yani gecikerek gelmiştir. Foliküllerin çatlayarak karın boşluğuna dökülmüş olması çok muhtemeldir. İzlenebilecek yollar şunlardır:
1.Yumurta Toplama İşlemini ve Tedaviyi İptal Etmek:
Bu durumda olumlu sonuç alma ihtimali çok düşüktür. Üstelik hastanın anestezi ve operasyon risklerine ve maliyetine katlanması gerekeceğinden tedavinin iptal edilmesi en mantıklı olanıdır. Çatlatma iğnesinden sonra bu kadar geç kalındığında yumurta toplama ihtimali çok düşüktür ve toplanabilse dahi yumurtaların hamileliğin gerçeklemesi için fazla olgunlaşmış olması çok muhtemeldir.
2.Yumurtlama Belirtileri Yoksa Yumurta Toplama İşlemini Gerçekleştirmek:
Çatlatma iğnesinden 60 saat sonra foliküllerden veya rahmin arkasında barsaklarla arasındaki boşluktan (douglas boşluğu) yumurta toplanabildiği bazı vakalar bildirilmiş olmakla birlikte bu çok seyrek görülen bir durumdur. Öte yandan bu şekilde yumurta bulunsa dahi, bu yumurtaların döllenme ve bunun sonucunda oluşan embryolardan hamilelik oluşma ihtimali de çok düşüktür. Eğer bu yol izlenecekse, hasta sonucun belirsizliği ve başarı olasılığının düşüklüğü konusunda çok iyi bilgilendirilmiş ve bu durumu tamamen anlamış olmalıdır.
Yumurta Toplamanın Gecikmesini Önlemek İçin Ne Yapılmalı?
IVF tedavilerinde kullanılan değişik ilaçların sayısını ve hepsinin farklı zamanlamalarını göz önünde bulundurduğumuzda, bazı hastaların bunların bir kısmını yanlış yapmaları beklenebilir. Tedavinin sonucunu en çok etkileyenin de çatlatma iğnesinin zamanlaması olduğu söylenebilir. Doğru zamanın yakalanması için sadece birkaç saat vardır ve tek bir siklusta ikinci bir şans yoktur. Bu nedenle tüp bebek hastalarına çatlatma iğnesinin doğru zamanlanmasının ne kadar büyük önem taşıdığı hem sözlü hem yazılı olarak çok iyi anlatılmalıdır.
Tüp Bebek Tedavisindeki Hastalarımıza Önerimiz:
Tüp bebek tedavilerinde yumurtaların vücut dışına alınması çatlatma iğnesinden ortalama 34-37 saat sonra yapılmaktadır. Bu zaman aralığı dışında yumurtlamanın bu yumurtaları vücut dışına almadan gerçekleşme riski vardır. Bu durumda ise tedaviniz büyük olasılıkla iptal edilecektir. Bu nedenle çatlatma iğnesinin saatini çok iyi anlamak ve uygulamak gerekir. Kuşkuya düştüğünüz durumlarda sizinle ilgilenen doktorunuzu veya merkezimizde görev yapan herhangi bir doktorumuzu aramaktan çekinmeyiniz. Aynı şekilde Tüp bebek koordinatörümüz ve hemşirelerimiz de sizi bilgilendirmekten mutluluk duyacaktır. Gerekli telefon numaraları tedaviniz esnasında size verilecektir. Ayrıca tüm doktorlarımızın telefonlarını Amerikan Hastanesi santralinden alabilirsiniz.


Daha Fazlası: http://www.tupbebek.com/tedavideki-hastalar/tup-bebek-tedavisinde-catlatma-ignesi#ixzz2ESn4hMHk

6 Aralık 2012 Perşembe

Yumurta Toplama’da Genel Anestezi mi Sedasyon mu?



Tüp bebek tedavilerine ilk başlanıldığı dönemlerde, yumurta toplama işlemi genel anestezi altında laparoskopik olarak yapılırdı. Ancak 80'li yılların ortalarında ilk kez kullanılan vajinal ultrasonla birlikte yumurta toplama metodu, daha az girişimsel bir yöntem oluşu, sedasyon altında yapılabilmesi ve hastalar tarafından da daha fazla kabul görmesi nedeniyle günümüzde tercih edilen yöntem haline geldi.
Vajinal ultrason altında yumurta toplamada, doktorun ve hastanın tercihleriyle birlikte mevcut personel ve ekipmana bağlı olarak kullanılabilecek değişik anestezi ve sedasyon teknikleri mevcut.
Ülkemizde bir istatistik olmamakla birlikte 2004 yılında İngiltere'de tüp bebek merkezleri ile ilgili yapılan bir araştırmada, merkezlerin %62,4'ünün sedasyonu tercih ettiği ortaya çıktı. Genel anestezi merkezlerin %24,6'sında tercih edilen yöntemdi, %2,8'i bazen genel anestezi bazen sedasyonu, %5'i ise sedasyon ile beraber paraservikal blok yöntemini kullanıyordu. Bir merkez (%1,6) sedasyon ile birlikte spinal anestezi uyguluyordu. Merkezlerin %3,6'sı da kas içi ağrı kesici ve damardan sedasyon yöntemlerini birlikte kullanıyordu.
Seçenekler:
Yumurta toplama ağrılı bir işlem olduğu için anestezi, analjezi ve/veya sedasyon tekniklerinden embryoyu veya başarıyı olumsuz etkilemeyen, en güvenli ve en az yan etkisi olan yöntem(ler) seçilerek uygulanması gerekir. Bu yöntemler şunlardır:
Genel anestezi:
Daha önceki araştırmalarda genel anestezi kullanımının başarı üzerinde olumsuz etkileri olduğu ortaya atıldıysa da, yeni araştırmalar genel anestezi ile alınan sonuçlarla sedasyon ile alınan sonuçlar arasında fark olmadığını göstermiştir. Genel anestezinin yumurta toplama ve tüp bebek başarısı üzerindeki etkisini, yarı uyanık sedasyonun etkisiyle karşılaştıran bir çalışmada, genel anestezi kullanılan grupta sedasyon kullanılan gruba göre daha çok sayıda yumurta toplanabildiği, ancak iki grup arasında embryo bölünmesi ve hamilelik oranları açısından bir fark olmadığı ortaya çıktı.
Randomize kontrollü bir çalışmada, genel anestezi altındaki ortalama ağrı puanının, yarı uyanık sedasyon altındaki ağrı puanından oldukça düşük olduğu ortaya çıktı. Ancak sedasyon altındaki ağrı puanının yüksekliği hastanın dayanamayacağı ölçüde değildi.
Lokal Anestezi, Paraservikal Blok:
Paraservikal blok ile sedasyon yumurta toplama için etkili bir yöntemdir. Bu anestezi direkt olarak yumurta toplamayı gerçekleştiren tüp bebek merkezi uzmanı tarafından yapılır. Ancak blok yönteminin de çok düşük oranda da olsa komplikasyon riski vardır. Lokal anestezinin parametriyal dokudan hızlı emilimi, toksik etki yaratabilir. Rahim atar damarı ve toplar damarının bölgeye yakınlığı da damar içi enjeksiyon riski anlamına gelir. Bu da kalp üzerinde istenmeyen etkilere yol açar. Ancak bu risklerin uygulamayı yapan doktorlar tarafından çok iyi tanındığını ve gerekli tedbirlerin her zaman alındığını söylemekte fayda var.
Bölgesel Anestezi:
Spinal veya epidural anestezi de anestezi uzmanının bulunmasını gerektirir. Bölgesel anestezinin yeterli düzeye ulaşması çok zaman alabilir. En sık görülen yan etkileri tansiyon düşüklüğü, postdural başağrısı, yeterli derecede uyuşma sağlanamaması, kısa süreli hareket edememe ve operasyon sonrası dönemde idrar tutamama problemidir. Ancak beraberinde sakinleştirici kullanılmadığı sürece, işlem sonrası nerdeyse hiç uyuşukluk hissedilmez. Bu anestezi çeşidi yumurta toplama işlemi için hemen hemen hiç kullanılmamaktadır.
Sedasyon (çeşitli sakinleştirici ilaçların kullanılması):
Etkili bir sedasyon için benzodiazepin, morfin, çeşitli anestezik ve ağrı kesici pek çok madde ve teknik kullanılmaktadır.
Klinik uygulamalarda yarı uyanık sedasyon, işlem boyunca hasta uyanıkken bir yandan işlemin yapılabilmesi için çeşitli ilaçlar kullanılarak merkezi sinir sisteminin baskılanması tekniği olarak tanımlanır. Yarı uyanık sedasyon için kullanılan ilaçlar ve teknikler bilinç kaybını önlemede güvenli olmalıdır.
Derin sedasyon ise hastanın sözlü ve fiziksel uyarılara cevap vermediği ve nefes yolunun açık olmayabileceği bir durum olarak tanımlanmaktadır. Bu durum genel anesteziye eşdeğer olmamakla birlikte, uygulanması eşit derecede uzmanlık ve beceri gerektirir.
Analjezi:
Yumurta toplama işlemi sonrası bakımının en önemli yönlerinden biri ağrı yönetimidir. Yumurta toplama sonrası hastaların %3'ünde şiddetli ağrı olur ve %2'sinin ağrısı aynı şiddette 2 gün devam eder. Bu nedenle işlem sırasında ve sonrasında ağrı kesicilerin kullanılması önemlidir.
Çözüm alternatifleri:
-Genel anestezi ağrı puanı düşük ve güvenli bir yöntem olup, sedasyona kıyasla daha fazla yumurta toplanabilmektedir ancak iki yöntemin hamilelik oranları arasında bir fark yoktur.
-Parasevikal blok etkili ve tüp bebek ekibi tarafından uygulanabilen bir yöntem olmakla birlikte yanlışlıkla damardan uygulandığında toksik sistemik etki görülebilir.
-Sedasyon eğitimli kişilerce uygulandığında etkili ve güvenli bir yöntemdir ve anestezistler, tüp bebek ekibi veya hemşireler tarafından uygulanabilir.
-Hangi teknik seçilirse seçilsin, yöntemle ilgili kurallara uyulması, eğitimli personelin işlem sırasında bulunması, hastanın dikkatle izlenmesi ve uyandırma için gerekli ekipmanın olması çok önemlidir.
Sonuç:
Yumurta toplama işlemi genel olarak lokal anestezi ve sedasyon ile kolaylıkla ve ağrısız bir şekilde yapılan bir işlemdir. Bu işlem hastalar tarafından iyi tolere edilmekte, genel anestezinin risk ve komplikasyonlarından kaçınılmaktadır. İşlemi lokal anestezi altında yaptırmaktan korkan hastalarda genel anestezi güvenli ve işlemi olumsuz olarak etkilemeyen bir anestezi yöntemi olarak kullanılabilir.


Daha Fazlası: http://www.tupbebek.com/tedavideki-hastalar/yumurta-toplamada-genel-anestezi-veya-sedasyon#ixzz2EHKSaWVW

hurlist